TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Belli bir noktaya geldik ve ümit ederim ki artık silahın tamamen geride bırakılmasıyla birlikte, sadece demokrasinin, fikirlerin konuşulduğu yeni bir döneme gireceğiz. Dünyanın hiçbir yerinde bir eli silahta, bir eli sandıkta olmaz. Eli sandıkta olanların bir daha elinin silahta olmamasını diliyoruz ve bunun için her türlü çabayı ortaya koyuyoruz" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü'nü ve Valiliği ziyaret etti. Kurtulmuş, ardından Balıkesir Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yıl Açılış Programı'na katıldı. Balıkesir Üniversitesi Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Şehit Fethi Sekin Konferans Salonu'nda düzenlenen programda konuşan Kurtulmuş, Balıkesir'in Kuvayımilliye’nin kalesi, Reddi İlhak Cemiyeti'nin kurulduğu yer olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "Balıkesir yakın dönem Türk tarihinin özeti gibidir. Düşmana karşı yenilmemek, teslim olmamak, milli ruhumuzu, milli onurumuzu en zor şartlarda korumak ne demektir, onu göstermiş olan bir şehirdir. O zamanlar emperyalizm başka bir haletiruhiye, plan ve proje içerisinde özellikle Avrupalı emperyalist güçler dünyanın dört bir tarafında yayılmayı, bir büyük cihan imparatorluğu olan Osmanlı cihan devletinin üzerinden de 'böl, parçala, yönet' taktiğiyle bu coğrafyada egemen olmayı kendileri için milli menfaatlerinin ilk maddesi olarak gördüler. Anadolu'nun işgali sadece bir toprak işgali değil, emperyalizmin kendi can damarlarını besleme hevesidir. Onun için buraya kadar geldiler. Onun İzmir'e çıktılar. Onun için Anadolu'nun birçok yerini işgal ettiler, Balıkesir hariç. Balıkesir işgal edilmemiş şehirlerimizden birisidir" dedi.
'TÜRK, KÜRT, ARAP'IN VE DİĞER HALKLARIN ARASINA ASLA DÜŞMANLIĞI SOKAMADILAR'
Kurtulmuş, “Şimdi bir asır sonra hem dünyanın şartları değişti hem de emperyalizmin niteliği değişti. Dün çok silahla, tüfekle, topla yaptıklarına bugün yeni birtakım yöntemleri de ilave ederek, ekleyerek yeniden dünyayı şekillendirmek, dünyayı parsellemek, kendi güç dengelerini yeniden şekillendirmek istiyorlar. Bu yeni dönemde aynı şekilde ‘böl, parçala, yönet’ politikasından asla vazgeçmiş değillerdir. Sadece kullandıkları yöntemlere ilave yöntemler eklemişlerdir. Bunlardan birisi vekalet savaşları adını verdikleri terör örgütleri üzerinden oluşturmaya çalıştıkları birtakım bölme, parçalama meseleleridir. Çok şükür bir asır sonra Türkiye Cumhuriyet tarihimizin yaklaşık 40 küsur yılını mücadeleyle geçirdiğimiz, arkasındaki devletlerin silah, istihbarat, lojistik desteklerine rağmen mücadeleyle geçirdiğimiz ve kahraman şehitlerimizin gazilerimizin gayretiyle sahada önlediğimiz terör örgütünün bugün artık tamamen tasfiye edileceği bir sürece girmiş bulunuyoruz. Bu milletin içerisinde bir asır evvel koskoca coğrafyayı bölüp parçaladılar. Ülkeleri birbirinden ayırdılar. Hatta aynı aşireti ortasından cetvelle bölerek bir kısmına başka bir ülkenin bir kısmını başka bir ülkenin sınırlarında bıraktılar. Ama bir şeyi başaramadılar. Bu ülkenin insanlarının arasına düşmanlığı sokmayı başaramadılar. Türk, Kürt, Arap'ın ve diğer halkların arasına asla düşmanlığı sokamadılar. Birliği, beraberliği yok edemediler. Bugün geldiğimiz noktada çok şükür artık Türkiye yeni dönemin şartlarına uygun, yeni bir karar vermiş terör örgütünün kendisini feshetmesini ilan etmesiyle birlikte terörü tamamen Türkiye'nin gündeminden çıkaracak yeni bir döneme girmiştir" diye konuştu.
'DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BİR ELİ SİLAHTA, BİR ELİ SANDIKTA OLMAZ’
"Dünyadaki bütün çatışma çözümlerini çalıştık, çalışıyoruz" diyen Kurtulmuş, “Dünyada bazı ülkelerde 5-6 yılda gelinen noktaya Türkiye geçen sene ekim ayından bu seneye kadar bir yıl içerisinde gelmiştir. Örgüt kendisini fethedeceğini açıklamış, silahlarını bırakacağı süreci başlatmıştır. Dün itibarıyla terörsüz Türkiye için tarihi bir eşik geride bırakılmıştır. Örgüt tamamen Türkiye'nin sınırlarından çekileceğini ve bir daha Türkiye'de terör eylemi olmayacağını ilan etmiştir. Çekilen örgütün ayrıca sınırlarımız ötesinde de varlığını en kısa süre içerisinde tasfiye etmesi ve artık bu bölgede sadece Türkiye'de değil Suriye'de de Irak'ta da İran'da da başka bölgelerde de bir daha terörden bahsedilmediği bir döneme girmeyi temenni ediyoruz, bunun için gayretle çalışıyoruz" dedi.
Kurtulmuş, “5 Ağustos tarihinden bu yana bu perşembe günü 16'ncısını yapacağımız Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’yla birlikte bu tarihi adımın önemli yol işaretlerinden birisi olmaya devam ediyoruz. Türkiye demokrasisi bakımından fevkalade parlak bir örnek ortaya koyulmuş ve Meclis’te grubu bulunan 5 siyasi parti, grubu olmayan 6 siyasi partiden 51 değerli milletvekili bu komisyonda çalışmalara katkı vermiştir. Bugün geldiğimiz nokta birçok ülke bakımından uzun yıllar sürecek çalışmanın sonucudur. Belli bir noktaya geldik ve ümit ederim ki artık silahın tamamen geride bırakılmasıyla birlikte, sadece demokrasinin, fikirlerin konuşulduğu yeni bir döneme gireceğiz. Buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bir eli silahta, bir eli sandıkta olmaz. Eli sandıkta olanların bir daha elinin silahta olmamasını diliyoruz ve bunun için her türlü çabayı ortaya koyuyoruz. Böylece bir asır evvel emperyalist oyunu nasıl bozuyorsak şimdi de bu oyunu bozuyoruz" diye konuştu.
'BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BARIŞI VE ESENLİĞİ SAĞLAMAKTAN ACİZ BİR KURUM HALİNE GELMİŞTİR'
Suriye’deki oyunun tutmadığını belirten Kurtulmuş, "Suriye'deki iç savaş devam ederken, birkaç hafta içerisinde DEAŞ denilen bir örgütün nasıl Suriye'ye ve Irak'a getirildiğini, nasıl silahlandırıldığını, nasıl hızlı bir şekilde şehirleri, kasabaları alarak oradaki demografik yapıyı değiştirdiğini dün gibi hatırlıyoruz. Aynı şekilde orada bulunan PKK'ya bağlı olan terör örgütlerine ne kadar büyük silah yardımları yapıldığını, binlerce TIR'ın nasıl oraya sokulduğunu biliyoruz. Ama oyun tutmamıştır. Şimdi bu ülkenin halkları emperyalizmin yeni oyununu bozacak ne Türk'ün ne Arap'ın ne Sünni'nin ne Şii'nin ne Alevi'nin dostu olmayan küresel emperyalizme pabuç bırakmayacaktır" dedi.
Bir asır evvel emperyalizmin şeklini değiştirdiğini belirten Kurtulmuş, “O zaman da inançla kararlılıkla ve cesaretle mücadele ettik. O günkü dönemde dünyanın şartları farklıydı. Birinci Cihan Harbi bittiğinde Cemiyeti Akvam kurulduğunda yeryüzündeki yaşayan insanların sayısı yaklaşık 2,5 milyardı. Bugün 8 milyar insan yaşamaktadır. Bir asır evvel 51 ülke Cemiyeti Akvam'a üyeydi. Bugün 193 ülke Birleşmiş Milletler'e (BM) üyedir. O gün Cemiyeti Akvam yani Birleşmiş Milletler'in kuruluşu olan uluslararası çatı barışı, esenliği sağlamak için kurulmuştu. Ne yazık ki bugün Birleşmiş Milletler barışı ve esenliği sağlamaktan aciz bir kurum haline gelmiştir. Şimdi önümüzde nasıl yeryüzünde emperyalist projeleri bozma görevimiz var ise dünyadaki yeni bir sistem arayışını da ortaya koymak, küresel adalet arayışına öncülük yapmak da bizim vazifemizdir. Özellikle üniversitelerimizin bu alanda öncü olması, fikir yetiştirmesi ve projelerle dünyaya yol göstermesini ümit ediyoruz. İki alanda sistemin tıkandığını, 8 milyar insanın birkaç yüz milyonunu geride bırakırsanız, tamamının bir arayış içerisinde olduğunu biliyoruz. Birisi küresel siyasal sistemde adalet arayışı ve yeni bir küresel siyasi mimari özlemidir. İkincisi ise küresel ekonomide adalet arayışı ve yeni bir mimarinin ortaya konulması ihtiyacıdır."
'SU KRİZLERİ, KITLIKLAR, EKONOMİK FELAKETLER YAKIN GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRECEK'
Yeni bir küresel siyasal mimarinin ortaya konulması şart olduğunu da belirten TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Uluslararası alanda küresel adalet arayışının ikinci ayağını ise ekonomi alanındaki adaletsizlikler oluşturmaktadır. Küresel borç krizlerinin, özellikle gelir adaleti bakımından zengin ve fakir bölgeler arasında, sadece bölgeler arasında değil gelişmiş ülkelerde bile zengin bölgelerle fakir bölgeler arasındaki uçurum insanlık tarihi boyunca karşılaşmadığımız bir büyük gelir dağılımı uçurumunu ortaya koymaktadır. Ayrıca iklim krizleriyle birlikte ortaya çıkan yepyeni kırılganlıklar, insanlığın daha önce görmediği büyük ekonomik çöküşlere, altüst oluşlara sahne olmaktadır. En basiti iklim krizi dolayısıyla Balıkesir'in göletleri, barajları bile kurumuş vaziyettedir. Su krizleri, kıtlıklar başta olmak üzere yeni ekonomik felaketler insanlığın yakın geleceğini şekillendirecek felaketlerdir" diye konuştu.
'MİLLİ GELİRİNE ORANLA İNSANİ YARDIMLARDA DÜNYANIN İLK 3 ÜLKESİNDEN BİRİSİYİZ'
"Bugün dünyada insani yardımlardan, insani felaketlerden bahsediyoruz. Türkiye olarak övünçle ifade edebiliriz ki dünyada milli gelirine oranla insani yardımlarda dünyanın ilk 3 ülkesinden birisiyiz" diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Dünyadaki bütün bu insani yardım tezlerine rağmen 700 milyon insanın 2 dolardan aşağı günlük geçimle karşı karşıya kalmak zorunda olduğunu acı bir şekilde takip ediyoruz. Dünyanın 8'de 1'inin temiz suya kullanım erişiminin olmadığını biliyoruz. Yoksulluk ve adaletsizliğin dünyanın her yerinde hakim olduğunu görüyoruz. Bunlar sadece hükümetlerin yanlış politikalarının sonucu değildir. Bunlar dünyada ekonomi alanında da işlerin yanlış gittiğinin göstergesidir. Bu kadar büyük zenginliklere sahip olan ülkelerin hem de yirmi birinci yılı ilerlediğimiz bu dönemde dünyanın büyük güçleri tarafından nasıl kaynaklarının yağmalanmak için harekete geçildiğini görüyorsunuz. Sadece son günlerde yaşadığımız değerli metaller üzerindeki tartışmaların bile başlı başına dünyadaki ekonomik adaletsizliği bir felakete doğru sürükleyeceği aşikar. Dolayısıyla karşılaştığımız şey yönetimlerin zafiyeti, hükümetlerin başarısızlığı, sadece falanca ülkenin kendine ait bir sorunu değildir. Yaşadığımız hem siyasal anlamda hem ekonomik anlamda bir medeniyet krizidir. Hakkı, hakkaniyeti, adaleti, dünyanın hep beraber insanlığın ortak evi olduğu gerçeğini unutan, batı medeniyetinin uzun yıllar sürdürdüğü emperyal ve neoemperyal politikalarının sonucudur. Bunun için artık buna bir dur demek, yeni adil bir küresel ekonomik sistemin kuruluşu için çaba sarf etmek her bir öğretim üyemizin, düşünce sahibinin ortak sorumluluğudur."
'VETO HAKKI SİYASAL SİSTEMİN YANLIŞ BİR ŞEKİLDE YÖNELTİLDİĞİNİN ÇOK AÇIK BİR GÖSTERGESİ'
Kurtulmuş, “Küresel sistemin başarısızlığının anahtarı siyasal olarak Birleşmiş Milletler'in güvenlik konseyindeki veto hakkıyla görülüyor. Bütün milletlerin egemen eşitliği ise 193 ülke var, niye 5 tane ülke diğerlerinden daha fazla egemen? Niye onların dedikleri oluyor? Veto hakkı siyasal sistemin yanlış bir şekilde yöneltildiğinin çok açık bir göstergesidir. Ekonomik sistemdeki gösterge ise küresel faiz, küresel finansal spekülasyonlar, rant ve insanların kendi elindeki gücü baskı unsuru olarak kullanma iştahıdır. Bunları değiştirmeden yeni bir sistemin kurulmasının çok zor olduğunu biliyoruz. Onun için çalışmalarımızı rantı, faizi, istisnaları ve finansal spekülasyonları sona erdirecek bir küresel sistemi, ekonomik sistemi kurmak yolunda odaklandırmamız lazım" dedi.
Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu söylediklerim havada duran şeyler değildir. Dünyanın birçok akademisinde, üniversitesinde hem ekonomik hem siyasal anlamda yeni sisteme alternatif bazı fikirler çok canlı ve eskisinden çok daha hızlı bir şekilde üretilmeye başlamıştır. Bu sadece bir bölgenin sorunu değil, bütün insanlığın ortak sorunudur. Özellikle ekonomik, adaletsizlik konusundaki 4-5 konu başlığının üniversitemizdeki hocalarımız ve öğrenciler için master ve doktora tezlerinde üzerinde çalışılabilecek konular olduğunu ifade etmek isterim. Yeni bir ekonomik adaletin nasıl sağlanabileceği tartışması ekonomi biliminin en temel meselelerinden birisidir. Bunlardan birisi; dünyada hiç kimse yoksulluğa ve yokluğa terk edilmemelidir. Çünkü dünyanın kaynakları 8 milyar insana fazla fazla yetecek ve artacak durumdadır. Mesele kaynakların azlığı değil, kaynakların bölüşülememesi meselesidir. Bunun için diyoruz ki her bir insanın onurlu bir şekilde yaşayacağım, başkasına muhtaç olmayacağı, yoksulluğa terk edilmeyeceği yeni formülleri bulmak zorundayız."
'BİZİM MİLLETİMİZ HALKIN TABİRİYLE SADECE KENDİNE MÜSLÜMAN DEĞİLDİR'
Türk milletinin çok bariz bir özelliği olduğunu söyleyen Kurtulmuş “Bizim milletimizin çok bariz bir özelliği vardır. Biz bugün de dünyanın birçok yerinde olan haksızlıklarla ilgileniyorsak, bu millet dünyanın dört bir tarafında hiç adını duymadığı halklarla, ülkelerle, oradaki adaletsizliklerle ilgileniyorsa, bunun bir tane sebebi vardır. Çünkü bizim milletimiz halkın tabiriyle sadece kendine Müslüman değildir. Biz dünyada sadece kendimiz için iyiliği, adaleti, hakkaniyeti değil, dünyada yaşayan 8 milyarın tamamı için hakkaniyeti, adaleti ve vicdanı istiyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Dün böyleydik, bugün böyleyiz. Yarın da böyle olmaya devam edeceğiz" dedi.
"Türkiye'deki 86 milyon vatandaşımızın birlik ve beraberlik içerisinde ileriye doğru koşar adım yürümesini temin edeceğiz" diye Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bölgemizde huzuru ve barışı sağlayacağız. Terörsüz Türkiye olarak başlattığımız bu süreç sadece Türkiye'nin esenliğiyle ilgili bir mesele olmanın çok ötesindedir. Allah'ın izniyle bir daha bu memlekette birkaç sene sonra hiç kimsenin terörden ve terör örgütlerinden bahsetmediği bir Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz. Terörsüz Türkiye, terörsüz bir bölge demektir. Orta Doğu'yu babalarının çiftçiliği gibi bulan ve burada istedikleri gibi at oynatanların atlarının bir daha bu bölgeye girmemesi demektir. Terörsüz Türkiye bu bölgeyi istedikleri gibi tasdik edeceklerini zannedenlere karşı birlik ruhuyla Anadolu'nun Mezopotamya'nın Orta Doğu'nun bütün halklarının, Alparslan'ın, Kılıçarslan, Selahattin' Eyyubi'nin çocuklarının bir araya gelerek, 'Ya Allah' diyerek yeniden ayağa kalkması ve insanlığa insanlığı öğreteceği yeni bir dönemin açmaları demektir. Allah bu milleti hep birlikte, beraberlik içerisinde, daha nice günlere ulaşmayı nasip etsin diyorum."
Kurtulmuş açılışın ardından Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü’nü, daha sonra da Balıkesir Üniversitesi Simülasyon Merkezi’ni ziyaret etti. DHA)
Yorumlar
Kalan Karakter: