Tatil Keyfiniz Hastalıkla Son Bulmasın

TAKİP ET

Rahim Taşkın/Ünzüle Coşkun (Çorlu Haber) - Bütün yıl heyecanla beklenen yaz tatili ortam değişikliği, hijyen ve dikkat eksikliği gibi nedenlerle hastalıklara davetiye çıkarabiliyor. Deniz ve havuz yolu ile bulaşan hastalıklar ve bunlardan korunma yollarını sizler için Özel Çorlu Reyap Hastanesi Dahiliye ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Kahraman cevapladı.  

Özel Çorlu Reyap Hastanesi Dahiliye ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Kahraman deniz ve havuz yolu ile bulaşan hastalıkları ve bunlardan korunma yollarını açıkladı. Kahraman, “Yaz mevsiminin ve tatillerin de başlaması ile havaların ısınması deniz ve havuz keyfini de başlatmış oluyor. Tüm bir senenin yorgunluğunu atma isteği; okulların kapanacak olması, yıllık izinler, kısa tatiller derken toplumumuzun büyük bir çoğunluğu deniz ve havuzun dâhil olduğu tatil planlamaları yapmaya başlıyor. Tabi ki tatilde ve sıcak havalarda serinlemek hepimizin hakkı. Fakat bunları yaparken sağlığımızı da risk altına sokmamamız gerekiyor.
Yaz aylarının ve tatil planlarının vazgeçilmezi elbette havuz kenarları ya da plajlardır. Bu planlarda dikkat edilmesi gereken unsurlar ve korunması gereken hastalıklar olduğunu unutmamak gerekir. Öncelikle ilk önlem güneşe karşı olmalıdır. Sıcak ve güneşli havalarda özellikle vaktin nasıl geçtiğini fark etmediğimiz plaj ve havuz kenarında güneşe karşı önlem almayı unutmayın, cildinize uygun güneş kreminizi mutlaka kullanın ve şapka ya da şemsiye gibi direkt güneş ışığından bizi koruyan yardımcıları kullanmayı ihmal etmeyin.
Deniz ve havuz ile dolu bir tatil planlayanların ilk dikkat etmesi gereken ise plajların da deniz ve özellikle de havuz gibi ortak kullanım alanı olduklarından temiz ortamlar olmadığıdır. Kuma serilen havlu ile kurulanmak enfeksiyon etkenleri ile temas riskini artırır. Bu nedenle kurulanmak için kullanılan havlu ile şezlong üzerine ya da kuma serilen havlunun ayrı olmasına dikkat edilmelidir. Tatilde enfeksiyon kapmamak için havuz çevresi, duşlar, soyunma kabinleri ve şezlongların temizliğine dikkat edilmelidir. Günde en az bir kez bu alanların temizliği yapılmalıdır. Şezlonglar da ortak kullanım alanında olduğu için direkt temastan kaçınılmalıdır. Mutlaka üzerine örtü veya havlu serilerek kullanılmalı ayrıca şezlong için kullanılan ya da plaja serilen havlularla yüz ve vücut kurulanmamalıdır.
 
İyi temizlenmeyen ve sirkülasyonu fazla olmayan ya da çok kalabalık havuzlarda birçok hastalık tehlikesi vardır. Genital mantar enfeksiyonları, ishal, idrar yolu enfeksiyonu, hepatit A, göz, kulak ve cilt enfeksiyonları havuz suyunun neden olabileceği hastalıklardır. Deniz suyu tuzlu olduğu için hastalık yapıcı mikroorganizmaların yaşaması daha zordur. Ancak durgun, kirli ve yüzeyi köpüklü denizler de maalesef aynı havuzlar gibi enfeksiyon riski taşır. Hepatit A, birçok ishal ve bağırsak paraziti etkeni ağız yolu ile bulaşır. Kirlenmiş havuz ve deniz suyunun yutulması ile mikroplar sindirim sistemine ulaşmakta ve hastalıklar oluşmaktadır. Özellikle kapasitesini aşan havuzlarda ve çocuk havuzlarında bu risk çok fazladır. Genital mantarların en önemli nedeni nem ve ıslaklıktır. İyi temizlenmeyen ortak kullanım alanlarında bu hastalıklar çok daha kolay bulaşır. Islak mayo ile beklememek, havuzdan çıktıktan sonra duş alıp iyi kurulanmak ve mayoyu değiştirmek olası enfeksiyon riskini azaltacaktır.
Havuz ya da denize girdikten sonra şiddetli kulak ağrısı, akıntısı, kaşıntısı ve işitme azlığı var ise kulak iltihabı şüphesi vardır. Tedbir alınmaması durumunda kulak zarı delinebilir, geçici veya kalıcı sağırlık meydana gelebilir. Eğer daha önceden geçirilmiş orta kulak iltihabına bağlı kulak zarında delik varsa, mikroplu su direk orta ve iç kulağa gidebilmekte ve daha ciddi bir tablo ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda hastalarımızda diğer şikayetlere ilaveten baş dönmesi, bulantı, kusma, ateş, dengesizlik ortaya çıkabilmektedir. Durgun ve kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizde yüzülmemelidir. Lağım karışan alanlara yakın bölgelerde ve şiddetli yağmurlar sonrasında yüzülmemelidir. Suya atlarken burun tutulmalı veya tıkaç kullanılmalıdır. Havuz ve deniz suyu yutulmamalıdır. Ciltte sıyrık ve kesik alanları varsa, yüzme sonrasında temiz su ve sabunla yıkanmalıdır. Kulak enfeksiyonlarını önlemek için kulak tıpaları takılmalıdır. Gözlerde şişlik, batma ve ışık hassasiyeti, göz kapak çevresinde uçuk lezyonları, temizleme maddesi olan klorun alerjik göz nezlesi (Gözde kaşınma, sulanma, batma) sularla bulaşan göz hastalıklarının klinik tablosudur. Göz enfeksiyonlarını önlemede sualtı gözlüğü veya maskeleri kullanılmalıdır.
Son yıllarda önemi artan diğer bir konu da artan deniz trafiği ve deniz araçlarının yol açtığı etkilerdir. Deniz araçlarının organik (Arsenik, kurşun), inorganik (Benzin ve türevleri) atıkları denizi kirleterek, denizlerin sadece enfeksiyon hastalıkları değil başka hastalıklar da yapmasına neden olmaya başlamıştır. İnsan ve hayvan dışkıları, hayvan leşleri, kanalizasyon suları ve aşırı yağış sonrası akarsuların sürükledikleri benzer içerikli zararlı maddeler de hastalıklar yapabilmektedir. Bunlar özellikle ciltte yanık benzeri lezyonlara yol açmakta ve güneş yanığı ile karıştırılmaktadır. Ayrıca bu toksik maddeler gözlerde de kimyasal konjuktivite yol açabilmektedir. Bu tip şüpheli yerlerde denize girildiğinde gözler mutlaka bol su ile yıkanmalıdır.
 
Havuzlar, genel temizlenmeleri ve klorlanmalarına rağmen enfeksiyon açısından denizden daha tehlikelidir. Sıcak havayla artan terleme, yaz aylarında mantar üremesini kolaylaştırır. Havuzlardan bulaşan hastalıklar arasında genital mantar enfeksiyonları, bakteriyel vajinit, molluscum contagiosum (çiçek grubu DNA virüsü) ve trikomonas (kuyruklu parazit tarafından oluşturulan vaginal enfeksiyon) sık görülür. Ayrıca iyi temizlenmeyen havuzlardan tifo, hepatit A ve E, cryptosporidium (şiddetli ishalle karakterize bir hastalık), kolibasili, giardia (suyla bulaşan parazit), shigella (bir bakteri cinsi), dizanteri ve paratifo gibi mikroplar; göz, kulak ve boğaz enfeksiyonlarıyla mantar, uyuz, impetigo (bulaşıcı deri hastalığı) gibi cilt hastalıkları da bulaşabilir. İnsanlar bazı tedbirleri alarak havuza girmelidirler. Girmeden önce şampuan ile duş almaları (havuzdaki diğer insanları enfekte etmemek için), ishal sorununuz varsa girmemeli, yüzerken su yutmamaları, suya atlarken burunlarını kapamaları, ciltte kesik ve yara varsa havuz sonrası sabunlu su ile yıkamaları, tuvalet sonrası mutlaka elleri özenle yıkamaları, havuz kenarındaki kayganlık mikroplar için önemli birikme ve üreme alanları olduğundan o zeminlere dikkat etmeli, havuzun bakım-klorlama panosunu iyice kontrol etmeleri, annelerin havuz kenarında bebek bezi değiştirmemeleri önerilir.
Havuz ve deniz yolu ile bulaşan hastalıklarda korunmak için dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar ıslak mayoyla beklemek, yeterince kurulanmamak, üşümek, sık çamaşır değiştirmemek, temiz olmayan havuzları ve hijyenik olmayan tuvaletleri kullanmak, naylondan imal edilmiş dar kıyafetler kullanmaktır. Islak ve nemli ortamlarda vücudumuzda zaten var olan ama yeterli nemi ve ıslaklığı bulamadığı için sorun yaratmayan mantarlar, üreyip, kaşıntı ve enfeksiyona yol açar. Havuza girmeden önce duş alarak vücudu iyice temizlemek çok önemlidir. Hijyen için periyodik olarak kimyasal ve fiziksel temizlik işlemlerinin ihmal edilmediği yüzme havuzlarının kullanılması gerekir. Havuzda normal klor seviyesi 0.8 mg./lt. düzeyinde olmalı ve çok iyi çalışan bir filtreleme sistemi bulunmalı. Ayrıca Hepatit A ve B aşısı olmayan çocukların, havuzlara gönderilmemesinde fayda var.
Havuzlar konusunda bilinmesi gereken bir konu da klorlama sistemidir. Havuz suyunda en yaygın olarak kullanılan kimyasal dezenfektan, klordur. Klor, suda bakteri ve yosun oluşumunu önlemek için tercih edilir. Havuzun güvenli olarak kullanılabilmesi için pH ve alkalinite testleri önemlidir. Suyun bulanık olması, göz ve yüzde tahriş ortaya çıkması uygunsuz pH ve alkalinite düzeyinden kaynaklanır. pH ayrıca klorun azami dezenfeksiyon sağlaması için de uygun bir seviyeye ayarlanmalıdır. Düşük pH, havuzun yapısına ve metal aksamına ciddi zararlar verebilir. Yüksek pH’ın yol açtığı taşlaşma, boruları ve filtreleri tıkar; havuz yüzeyinde lekeler bırakır. Havuz suyu için ideal pH, hafif bazik olan 7.2 - 7.6 arasındadır. Bu değerler; insan derisi için en uygun olan, havuz ekipmanlarını koruyan ve dezenfektan kimyasalın etkin biçimde çalışmasını sağlayan aralıktadır. Bunun altında veya üzerindeki pH oranları, yüzücülerin cildini tahriş edebilir. Klor nedeniyle suda kanser yapan bileşikler dahil olmak üzere, zararlı birtakım maddeler ortaya çıkabilir. Yüzme havuzlarında kullanılan klorun yan ürünlerinin teneffüs edilmesiyle, özellikle küçük çocuklarda ‘yüzme astımı’ gelişir. Açık yüzme havuzlarında, stabilizatör (siyanürik asit) kullanımı, klorun güneşin ultraviyole ışınlarından ve ısıdan etkilenerek uçmasına engel olur. Güneşli bir günde stabilizatörsüz havuzlar, 2 - 3 saat içinde klorun yüzde 90’ını kaybederken, aynı koşullarda 25-50 mg/L siyanürik asit içeren havuzlar klorun yüzde 10’unu kaybederler. Stabilizatörün düşük miktarı aktif kloru koruyamazken; yüksek olması tüm kloru hapsederek etkisizleşmesine yol açar. Dolayısı ile girmeyi planladığımız kapalı ya da açık havuzların bakımlarının ve klorlama sistemlerinin düzgün yapılıp yapılmadığını kontrol etmeliyiz” dedi.