Kesimoğlu ''CHP Genel Merkezi Kararını Gözden Geçirmelidir''

TAKİP ET

KIRKLARELİ (Çorlu Haber) - Atatürk Evi'nin önünde kendisini bekleyen binlerce vatandaşa hitap eden Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, toplanan binlerce imzaya ve CHP Kırklareli İl Başkanlığı'nın görüşlerine rağmen kendisini Kırklareli Belediye Başkan Adayı olarak göstermeyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nin, Kırklarelili vatandaşların iradesini ipotek altına almaya çalıştığını söyledi.

Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, Atatürk Evi önünde binlerce kişiye hitap etti. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi tarafından yeniden aday gösterilmeyen Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, verilen kararın yeniden gözden geçirilmesi hususunda CHP Genel Merkezi’ni göreve davet etti. 
Yayla Mahallesi’nde bulunan Atatürk Evi önünde kurulan platformda kendisini desteklemeye gelen vatandaşlara hitap eden Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, CHP Genel Merkezi tarafından verilen kararı eleştirdi. Hiçbir gücün Kırklareli Halkının iradesine ipotek koyamayacağını ifade eden Başkan Kesimoğlu “Sizi asla yarı yolda bırakmam, sizleri asla ve asla terk etmem. Benim size sözüm olsun” dedi.
Başkan Kesimoğlu’nun konuşması sık sık “Halkın Umudu Kesimoğlu” sloganlarıyla kesildi.
Kendisini bekleyen coşkulu kalabalığa hitap eden Başkan Kesimoğlu “Demokrasilerde en büyük güç halkın gücüdür. Yani sizsiniz. Ben hayatımın hiçbir aşamasında eğilmedim. Diklenmeden dik durdum. Sadece ve sadece halkımın karşısında halkın gücünün karşısında yani sizin karşınızda bugün bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Sizin sevginize ilginize layık olabilmek yüreğinize girebilmek bence dünyanın en güzel şeyi keşke bugün bu güzel tabloyu bu olumsuzlukları önümüze koyanlarda görseler buralardan yükselen bu sessiz çığlığı oralardan dinleyebilseler. Değerli hemşehrilerim, sevgili yol arkadaşlarım; Mustafa Kemal Atatürk 1926 yılında İstanbul’da ilk heykelinin konulmasını önerdiği yer saray burnu, ama üç maddelik bir gerekçesi var. Bir; sırtım saraya dönecek, iki; ayaklarım Avrupa’ya basacak, üç; yüzüm Anadolu’ya bakacak. Ve ben bugün ve her gün sizleri saray burnundaki Atatürk heykeli gibi görüyorum. Mustafa Kemal’in aydınlık yüzlü insanları olarak görüyorum. Buradan yükselecek o umut o aydınlık o ışık geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de bu güzel ülkemin bütün illerine ulaşacak. Kırklareli’den Artvin’e, Trabzon’dan Adana’ya. Türkiye Kırklareli’den umut bekliyor, Işık bekliyor. Sevgili Hemşehrilerim, 5 yıldır size gururla hizmet ediyorum ve hizmet etmeye devam etmek istiyorum. Bu irademi 4 ay önce Genel Merkez yöneticilerimize bildirdim. Ama dört aydan bu yana gelinen nokta itibariyle yaşanan sıkıntıların, eziyetlerin ne olduğunu hepimiz gördük. Bunu ben hak etmiyorum hele hele Kırklareli halkı olarak sizler hiç hak etmiyorsunuz. Ben sizin temsilcinizim, sizin sesinizim, sizin gözünüzüm. Onun için Genel Merkezimizin aldığı bu kararı içime sindiremiyorum. Çünkü ben yaşantımın her döneminde “Demokrasi” dedim, “Hak” dedim, “Hukuk” dedim “Adalet” dedim. Geçmişimde pişmanlık duyabileceğim hiçbir yanlışım yok. Alnım bulutlarda, bu irademi ortaya koyarken her zaman olduğu gibi gücümü sizlerden aldım. Göreve geldiğim günden bugüne kadar periyodik olarak kendimi otokontrol ile denetledim. Anket firmaları ile ilgili çalışmalar yaptırdım. Kırklareli halkı beni nasıl görüyor diye anlamak istedim. 
2014 yılında Sayın Genel Başkanımız bana bu görevi verdiğinde Milletvekilliğini bıraktım, geldim aday oldum. Sizler bana bu görevi verdiniz. Ben 5 yıl sonra ilk kez bu konuyla ilgili Sayın Genel Başkanımız ile görüştüm. Anketleri gösterdim, anketler %70. Şehrimizde görev yapan sivil toplum örgütlerimizin tamamına yakını bu iradelerini beyan ettiler, imzalarıyla ortaya koydular. Ben Milletvekilliğimde partimde yapılan ön seçimlerde birinci sıradan çıktım. Bunda da ön seçim istedim. Benden başka isteyen yoktu. Ben demokratım, ben demokrasiye inanmış bir insanım. Eğilim yoklaması yapılsın istedim. “Ev ev, kapı kapı gezin çıkacak iradeye saygım var” dedim. “Eğer beni de aday yapmayacaksanız, söyleyin. Benim onurumla oynamayın. Kırklareli halkının iradesine ipotek koymayın” dedim.
 
Bugün bu noktaya geldik. Bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Mesele; Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun yeniden Kırklareli Belediye Başkanı olup, olmaması meselesi değil. Ben kendimi aşmış bir insanım. Bir dönem daha Belediye Başkanı olsam boyum 1 karış uzamayacak. Elbette onurlu ve gururlu bir görev. Asalet içerisinde bu sorumluluğu yerine getireceğim ama bu konuyla ilgili Kırklareli örgütümüzün yazılı beyanları, sözlü, şifahi ifadeleri görmezden gelindi. O partinin örgütüdür. O örgütün dileğini, temennisini siz nasıl görmezden gelebilirsiniz? En çok üzüldüğüm nokta, Kırklareli halkı işte burada “Kesimoğlu” diyor. Siz bu yanlış değerlendirmenizde Kırklareli halkının iradesine ipotek koydunuz, işte buna isyanım. Bunu kabul etmiyorum. Sevgili arkadaşlarım, ben bu kente sizin ilginiz ve desteğinizle 5 yıl hizmet ettim. Her zaman söyledim, ben göründüğüm kadar bir adamım. Mevlana ne demiş; “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” Hayatımın hiçbir döneminde aklımda hinlik olmadı. Ben taktik, maktik bilmem. Ben düz adamım, adam gibi adamım.
 
5 yıldır şeffaf bir anlayışla hizmet etmeye çalıştım. Yaptığım her işin hesabını verdim. Halk toplantıları yaptım. Bütün siyasi partilere ve STK’lara çağrı gönderdim. “Gelin, bugüne kadar yaptığımız hizmetleri değerlendirelim. Kırklareli üzerine bir sözünüz var ise gelin konuşalım” dedim. Benimle ilgili karalamalar, iftiralar, yabancı olduğum falan hepsini bir kenara bırakıyorum. Kapalı kapılar ardında dedikodu yaparak siyaset yapılmaz. Bir sözü olan, gelecek burada soracak, burada. Halk toplantılarında sizlerden aldığım güçle cesurca durdum. Görev sürem boyunca ayrımcılık yapmadım. Hak, hukuk, adalet gözettim. Herkesi eşit bir şekilde kucakladım, kimseyi ötekileştirmedim. “Kırklareli’de doğanlar ve Kırklareli’de doyanlar” dedim. Kırklarelili olmak için, burada doğma şartımız yok. Dışarıdan gelen ve Kırklareli’de ki insanlara ekmek veren yabancı kardeşlerimiz var. Bunların hepsini saygıyla kucakladık.
20 yıldan bu yana suyumuz problemliydi. Artık suyumuz hijyenik koşulları karşılayan ölçüde, içerisinde mangan yok. Bu sorunu çözdük. Trakya’da ilk ve tek belediyeyiz. Ürettiğimiz çöpten enerji yaratıyoruz. Her geçen gün araç sayısı artıyor. Otopark ihtiyacımız kaçınılmazdı. Tüm kısıtlı imkanlar ve engellemelere rağmen otoparkımızı yaptık. Önümüzdeki ay açacağız. Sadece otoparkı değil, kapalı pazarımızın da açılışını gerçekleştireceğiz. Kırklareli; Avrupa topraklarında yer alan özgür ve çağdaş bir kenttir. Sokak aralarında esnaflarımızın tezgahını açarak, ürünlerini sattığı bir Pazar Kırklareli’ye yakışmazdı. İmkansızlıklara rağmen kapalı Pazar yerini de açacağız. Sizler; Aracınızı kapalı otoparka bırakacaksınız, açık otoparka bırakacaksınız. Elinizde Pazar arabanız, rahat bir şekilde domates caddesinde, biber sokağında ürününü satan esnaf kardeşlerimizden ihtiyaçlarınızı gidereceksiniz. Geldiğimiz günden bu yana özellikle sosyal ve kültürel alanda çok ciddi atılımlar yaptık. Trakya’nın kültür başkenti olduk. Trakya Cam İşçisi, emekçi kardeşlerimi gönülden kutluyorum. Şükranlarımı sunuyorum, onların yaşadıkları o haksızlıkta yürek yüreğe idik. Yolunuz açık, aydınlık olsun. Hizmet binamız olacak dedik. Rektörlük binasının arazisi Belediye’ye ait. Bina Kültür Bakanlığı’nın ama rektörlük kullanıyor. Elbette Üniversite, bizim üniversitemiz. Ancak kampüsün içerisinde rektörlük binası yapıldı. Onun bize verilmesi lazım, onu da halettik. Ama görülmeyen bir el araya girdi ve alamadık. Yoksa onun girişinde kocaman “Türkiye Cumhuriyeti Kırklareli Belediye Başkanlığı” yazacaktı. Kararlılığımız devam ediyor, yargıya taşıdık ve sonuna kadar takipçisi olacağız. O tabela mutlaka oraya asılacak. Yollar, meydanlar ve parklar yaptık. Önemsediğim konulardan bir tanesi; Gar alanı ve gar binası. Gözümüzün önünde bir tarih yok oluyor. Biliyorsunuz ki kiralamayla ilgili ihaleye çıkıldığında gar binası önünde basın toplantısı yaptık. Buranın mülkiyet hakkı Devlet Demir Yolları’nın olabilir ama buranın kullanım hakkı Kırklareli halkınındır. İhale iptal edilmezse açlık oracına yatacağız dedik. İhale iptal edildi, bize verileceği söylendi ama gene bir takım eller araya girdi ve aramadık. Haklı mücadelemiz devam edecek. Doğaya sahip çıktık. Çünkü; Biz yaşadığımız bu çevreyi atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan emanet aldık. Onları nasıl geleceğimizin güvencesi olarak görüyorsak doğamızı da öyle görüyoruz. Yaşadığımız çevrenin tek sahibi biz değiliz, sokak hayvanlarımız var. Evinde iki kedisi, iki köpeği olan bir hayvansever olarak onların da hak ettikleri ortamda yaşamaları için her türlü tedbiri aldık. İmkanlarımız ölçüsünde onlarında sağlıklı, mutlu, sevgi dolu ortamlarda yaşamaları için elimizden gelen gayreti gösterdik. Çocuklarımız ve gençlerimize sahip çıktık. Ödül alan, spor dalında, yazıda, edebiyatta, okulunda ya da okulunun dışında etkinliklerde ödül alan kardeşlerimizi plaket ve madalya ile teşvik ettik. Yarın onların içerisinden Belediye Başkanları, Milletvekilleri çıkacak. Hepsine Nutuk hediye ettik. Bu ülkede huzur içerisinde, mutluluk içerisinde yaşıyorsak bize bu Cumhuriyet’e armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’e sözümüz var. Gençlerimize, Nutuk okumalarını söyledik. 1 yıl sonra bir daha okuyacaklar, 2 yıl sonra gene okuyacaklar. Yaşam içerisinde karşınıza çıkan sorunları, oradan hareketle yola çıkarak çözeceksiniz. Bunları zevkle yaptık. Ben geldiğimde aspirin kullanmıyordum. Çok şükür şimdi nur topu gibi şeker ve tansiyon ilaçlarım var ama bu Kesimoğlu size kurban olsun. Yapamadıklarımız da oldu. Maalesef kargalarımızın üretimiyle ilgili sıkıntımız vardı. O yetmezmiş gibi, bu yıl başka konuklarımız geldi. Milyonlarca sığırcık geldi. Şimdi idarecilik o kadar zor ki… Ağaçlarla ilgili biraz hareket yaparsanız çevreciler isyan ediyor, hayvanlarla ilgili kibarca tasarrufta bulunmaya kalksanız hayvanseverler itiraz ediyor. Dengeyi kurmaya çalıştık. Arkadaşlarımız her gün kirliliği ortadan kaldırmak için temizlik yaptılar ama o temizlik 1 saat idare ediyor. İstasyon Caddesi, tazyikli suyla temizlendiği için taşların altı oyuluyor ve oynamaya başlıyor. Bu konudaki hoşgörünüze şimdiden teşekkür etmek istiyorum. Yine bu arada hafriyat döküm sahasıyla ilgili çalışma yaparken ülkemizin bir gerçeğini daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Bu ülkede yarasa hakları, insan haklarından önce geliyor. Mağaraya hafriyatımızı dökecektik. Doğada çürük diş gibi duran çirkinliği ortadan kaldıracak, ihtiyacımıza giderecek ve orasını ağaçlandıracaktık. İçerisinde dünyada örneği çok az bulunan 11 çeşit yarasa yaşıyormuş. Bende buradan anladım ki; Yarasa hakları, insan haklarından önce geliyor. İşsizlik Türkiye’nin problemi. Yerel yönetimin başında olan ve aynı zamanda bir baba, amca ve dayı olarak işsizliğin ne kadar acı boyutta olduğunu yaşayarak gördüm. Ben göründüğüm kadar bir adamım, duygusal bir insanım. Her gün geldiler. Elbette onlar geleceğe güvenle bakabilmek için bir iş arayışı içerisindeler. “Nişanlıyız, nişanı atacağız, ikimizde işsiziz” diyorlar. Bir baba geliyor “Başkanım, elini ayağını öpeyim benim oğluma bir iş ver” diyorlar. Günde 10 farklı ruh haline girdim. Her gün 10 kişiyi Belediyede istihdam edecek imkanımız yok. İmkanımız ölçüsünde gençlerimize bir ufuk açtık. Ekonomik anlamda geleceklerini güvence altına alabilmeleri için çalıştık. Bir anımı paylaşmak istiyorum; Yeni Belediye Başkanı olmuştum. Bir erkek, yanında annesi olduğunu düşündüğüm bir kadın ve yanlarında birkaç dostum ile geldiler. Çocuk 35 yaşında ve MS hastası olduğunu söyledi. Evli ve evi kiraymış. Aylık geliri 400 TL imiş ve intiharı düşünüyormuş. Konuştukça açıldı ve durumun vahim olduğunu gördüm. Arkadaşımıza yılbaşına kadar maddi destek sağlayacağımı, yılbaşından sonra kendisini işe alabileceğimi söyledim. Ancak; Eğer yanındaki hanımefendiyi işaret ederek annenin gözünden bir damla yaş aktığını görürsem, onun hesabını sorarım. O ana kadar susan kadın “Ben onun annesi değil, karısıyım” dedi. Diyor ki; Önce seni öldüreceğim, sonra kendimi öldüreceğim… Her gün toplumda benzer örneklerin yaşandığını görüyoruz. Cinnet geçiren koca eşini ve çocuklarını daha sonra kendisini öldürüyor. Ben sözümü tuttum. Şimdi onların gözünden yaşam sevinci fışkırıyor. Bu 5 yıllık süre içerisinde hiçbir şey yapmamışta olsam o aileyi kurtardım ya onun sevinci, hazzı ve gururu bana yeter. Keşke her gün bir gencimize iş imkanı sağlayabilsem, her gün bir aileye böyle bir imkan sağlayabilseydim. Yönetmek, harcamakla olur. Maalesef o imkanı bulamadık. Bu 5 yıllık süre içerisinde yaptığımız hizmetler yarın unutabilir. İstasyon Caddesi değişebilir, içme suyuyla ilgili yeni borular döşenebilir. Bir hizmetimiz var ki; Cumhuriyetimiz ile birlikte ebet müddet yaşayacak bir eser. Onu sizler çok yakından biliyorsunuz; Atatürk Evi… Hiçbir devlet kurumundan ya da kuruluşundan destek almadık. Kırklareli halkının Atatürk sever, hayırsever vatandaşlarıyla birlikte onu imece usulü gerçekleştirdik. 1 yılda 200 binin üzerinde yurttaşımız ziyarete geldi. O sıradan bir ev değil, Atamızın Selanik’te doğduğu evin aynısı. İçerisinde heykelleri var, düşünceleri var, fotoğrafları var. Mustafa Kemal Atatürk’e olan borcumuzu ödeyebilmenin yollarından bir tanesi de bu olduğu için bu evi yaptık. Selanik Evi, Kırklareli’ye ve Kırklarelililere çok yakıştı. Baba ve oğlu buluşturduk. Ali Rıza Efendi Kent Evi. Kentlerin bellekleri olur. Bu topraklarda bizden önce ya da bizle birlikte yaşayan uygarlıklar vardı. Onların örneklerini orada sergiliyoruz. İşte biz Mustafa Kemal’in evlatlarıyız. Bugün, orada sergilenen o fotoğraflar zamanında belki halklar karşı karşıya gelmişti ama biz bugün Mustafa Kemal’in sağladığı barış çerçevesinde, komşuluk ilişkileri içerisinde birlikte ve yan yana yaşıyoruz. Ödüller aldık. Şu meydanda Yayla Meydanı’nda ödül aldık. Bugün gururla ifade etmeliyim ki; Kırklareli’nin artık Kırıkkale ile karıştırılmaması için elimizden gelen bütün gayreti sarf ettiğimiz gibi Avrupa Parlamentosu’ndan bir ödül daha aldık. Örnek bir şehir olduğumuz tescillendi. Bu gurur benim değil, bu gurur belediye meclisinde birlikte görev yaptığım arkadaşlarımın değil, emekçi kardeşlerimizin gururu değil. Bu gurur; Sizin gururunuz, hepimizin gururu. Bunu birlikte gerçekleştirdik. 19 Şubat’ta Avrupa Parlamentosu’nda Kırklareli Belediye Başkanı olarak Kırklareli’nin adını Avrupa’da haykıracağız. Bundan daha büyük bir gurur olabilir mi? Değerli Arkadaşlarım, politikacı gelecek seçimi düşünür, siyaset adamı gelecek kuşakları düşünür ben bunun mektebini okudum mütevazi olamayacağım ve bu kadar zamandır da siyasetin içerisindeyim. Tecrübeli olduğuma da inanıyorum güveniyorum. Siyasetin inişli çıkışlı olduğunu biliyorum. Her zaman demokrasiden yana tavır takındım, siyaseti isimle değil ilkeyle yaptım. İlke neredeyse orada yer aldım.  Dik durdum, sözlerimin başlangıcında da söylediğim gibi diklenmeden dik durmasını bildim, ama bunun için bedellerde ödedim. Siyaset kaygan bir zemindir. Eğer o zemine uygun kıvraklığı göstermezseniz sizi dinlenmeye alıyorlar. Bende 2007 yılında bir deniz kazası geçirdim ve parlamento dışında kaldım Ama 2011 yılında sizler beni yine milletvekili yaptınız. 2014 yılında milletvekilliğini bıraktım belediye başkanı oldum. Alınan bu kararla da kılıç yarası aldım. Hiç önemli değil Kesimoğlu belediye başkanı olmayabilir, milletvekili olmayabilir, sıradan bir vatandaş olabilir ama söz konusu vatansa gerisi teferruattır. Değerli arkadaşlarım teşekkür etmek istiyorum. 5 yıl birlikte görev yaptığım işçi emekçi kardeşlerime teşekkür ediyorum ve bundan sonrada onların haklarının kayba uğramaması için elimden geleni yapacağımı da buradan ifade etmek istiyorum. Belediye meclisi üyesi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, İnanın 5 yılda siyasi parti ayrımı gütmeksizin hoşgörü içerisinde, Kırklareli’nin çünkü demokrasi anlayışı yüksek hoşgörü kültürü yüksek, söz konusu Kırklareli olduğunda Adalet ve kalkınma partisine mensup ve Milliyetçi Hareket Partisine mensup arkadaşlarımızla kararlar aldık. Onun için siyasi parti ayrımı yapmaksızın birlikte görev yaptığım bütün belediye meclisi üyesi arkadaşlarıma sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum.  Aramızda her zaman olduğu gibi bizim sesimiz, düşüncelerimizi sizlerle buluşturan ve bunu tarafsız bir şekilde halkın haber alma ihtiyacını karşılayan emekçi basın mensubu arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Her fırsatta gururla söylediğim gibi bugün teşekkürlerin en büyüğü alkışların en yücesi sizler için. Eğer sizler bu hizmetlere, sizlere bu hizmetleri getirenlere sahip çıkmasaydınız bunların hiç biri olmazdı. Teşekkürlerin en büyüğü sizlere. Bir kez daha söylüyorum ben sizleri seviyorum çok seviyorum ama ben sizlere sevdalı değilim çünkü ben sizlere kara sevdalıyım. Beni yakından tanıyanlar bilirler, çok özür dileyerek söylüyorum, mum dibine ışık vermez.  Ben buraya lahana yaprağından çıkıp gelmedim beni bir ailem var onlara teşekkür etmek istiyorum. Benimle üzülen, benimle ağlayan, her türlü derdimi sıkıntımı paylaşan eşim Sibel Kesimoğlu, oğlum benim danışmanım, sırdaşım, yoldaşım, adam gibi adam Burak Kesimoğlu, annem, kardeşlerim onlara özellikle teşekkür etmeyi zevkli bir görev bilirim. Onlar yakından biliyorlar. 2007 de o deniz kazasına uğradığım dönemde bir şey söylemiştim bu şarkı burada bitmez. Bitmedi de. 2014’te Belediye Başkanı oldum. Bugün bir kez daha söylüyorum. Bu şarkı burada da bitmez. Bir yerlere gitmeye niyetim yok. Kenara çekilmeye hiç niyetim yok. Benim sizlere sözüm var. Ben daha sizlere çok daha güzel hizmetleri getireceğim. Benim Mustafa Kemal’e sözüm var. Biz boşuna yazmadık, bu kentin girişlerine “Bu kentte yaşayanların nabzı Mustafa Kemal diye atar” boşuna yazmadık. Kırklareli’de laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin yılmaz savunucuları yaşar. Kırklareli’de onurlu, haysiyetli, gururlu ve şerefli insanlar yaşar. Her bir Kırklarelili bunun gereğini yapar ve hiçbir Kırklarelili nokta kadar menfaat için, virgül kadar eğilmez. Kırklareli’nde insan olmak gerekli ve yeterlidir. Onun için onu sembolize ettik. Burada bütün renkler özgürdür. Farklı siyasi görüşler olabilir. Bugün aramızda çok farklı görüşten insanlar görüyorum. Ortak paydamız; Kırklareli, Cumhuriyet, vatan, bayrak, Mustafa Kemal. Bizim; Mustafa Kemal’e kan bağımız var. Hatta onunda üstünde ve ötesinde bizim Mustafa Kemal’le can bağımız var. Ülkemizin farklı şehirlerinde yaşayan insanlara buradan selam olsun. Mustafa Kemal’in memleketinden selam olsun. Onlar buradan yükselecek sesi, sessiz çığlığı umut olarak görecekler. Orta çağın karanlığına karşı, rönesansın en güçlü isimlerinden birisi bilimle ve sanatla onların karşısına çıkan Bruno “İlk düğme yanlış iliklenirse, bundan sonra bütün düğmeler yanlış iliklenir.” Ben bu kararla ilk düğmenin yanlış iliklendiğini düşünüyorum. Buradan Yayla Meydanı’ndan Genel Merkez yöneticilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Kırklareli’ni ve Kırklarelileri yok sayamazsınız. Bu kararınızı gözden geçirmek mecburiyetindesiniz. Bizim tepkimiz partimizin kurumsal kimliğine asla değil. Ben her zaman söyledim; CHP’nin altı oku benim yüreğimde, kimse onu oradan sökemez. Kurumsal kimliğe sözüm yok ama benim itirazım Kırklareli halkının iradesine ipotek koyan o yönetim anlayışınadır. Makamı ve mevkisi ne olursa olsun, hiçbir güç Kırklareli halkının iradesine ipotek koyamaz. Bu bakımdan Genel Merkezimizin aldığı kararı gözden geçirmesini diliyorum. Bana duyduğunuz güven, verdiğiniz sevgi bunları asla ve asla harcatmam. Harcatmam. Çünkü ben o sevgiyle, o güvenle, o dayanışma içerisinde bunları gerçekleştirdim. Ben sizin aranızdan çıkıp buralara geldim. Emeğinizi ve sevginizi harcatmam. Biz kendi içimizde kararımızı veririz. Sizlerle, sizin temsilciniz olan STK’larla oturur, karar veririz. Ancak bu yanlış karardan dönme ya da dönmeme meselesi; Genel Merkezimizin meselesidir. Onları da göreve davet ediyorum. Sizi asla yarı yolda bırakmam, sizleri asla ve asla terk etmem. Benim size sözüm olsun. Yaşasın Kırklareli, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Sizleri seviyorum. Kendimi sizlere emanet ediyorum” dedi.
Başkan Kesimoğlu, konuşmasının ardından alanı dolduran binlerce vatandaşla birlikte Özgürlük ve Demokrasi Meydanı’na yürüyerek Atatürk heykeli önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.